Yaşam /
Modanın Empresyonist İlhamı: Vincent Van Gogh >>
1
Yüz yıllardır moda ile sanat arasındaki ilişki sorgulansa da, bir şeyden eminiz ki bu iki alan birbirinden ayrılamayan iki dinamik. Zira sanatın da modanın da ilham kaynağı âdeta bir dipsiz kuyu. Dolayısıyla bu iki dinamik yıllardır birbirini etkilemeye devam ediyor. Resimlerden heykellere, mimariden sinemaya, müzikten edebiyata sanat dallarının her alanındaki eserler modaya tam bir ilham kaynağı niteliğinde. Kimi zaman bir ressamın eserleri bir koleksiyonun desenlerinde hayat bulurken, kimi zamansa bir mimari yapının çizgileri tasarımları şekillendiriyor. Tıpkı Vincent Van Gogh ve Pablo Picasso gibi. Tüm zamanların en önemli iki ressamı tabii ki moda dünyasında da izler bıraktı. Mesela Pablo Picasso 2016 İlkbahar-Yaz Couture defilelerine ilham veren isimlerdendi. Daha yakın zamana bakacak olursak geçtiğimiz 2018 İlkbahar-Yaz koleksiyonlarında Van Gogh tabloları birden fazla dünya markasının koleksiyonlarına ilham kaynağı oldu. Peki moda dünyasına bu çapta ilham kaynağı olan efsanevi ressam Vincent Van Gogh kimdir? Nasıl bir hayatı vardı? Peki ya modaya ilham veren eserleri hangileriydi? Tüm bu soruların cevabı bu satırlarda.
30 Mart 1853 tarihinde, Hollanda’nın güneyindeki Brabant bölgesinde dünyaya gelen Vincent Van Gogh hayatı aslında hiç de kolay değildi. Bir köy papazının oğlu olarak hayatını sürerken okuldaki başarısızlığı üzerine çok genç yaşlarda Brüksel’deki Goupil galerilerisinde resim satış memuru olarak çalışmaya başlamış. Resimle ilk tanışıklığı işte o zamanlara yani 16 yaşına dayanıyor. Büyüdükten sonra Paris’e gidip burada bir galeri açmış olsa da başarılı olamamış ve ne yapacağını bilemediği o zor zamanlarda resim yapmaya başlamış. Hem maddi hem manevi olarak çökmüş bir dönemdeyken kardeşinin desteği ile tekrar evine yani Brüksel’e dönmüş. Burada ressam Ridden van Rappart ile tanışmış ve ondan anatomi ve perspektif dersleri alarak resmini ilerletmiş. İlk yağlı boya resimlerini 1881-1883’te yaptı. Empresyonizm akımının öncülerinden olma hikâyesi ise 1886 yıllarında başlıyor. O yıl Paris’e taşınan Vincent Van Gogh, Pissarro, Degas, Seurat, Signac ve Gauguin gibi empresyonist ressamlarla tanışmış. Ve onların izinden giderek bu akıma dâhil olmuş. Van Gogh resmi o kadar seviyordu ki, boyayı tüpten doğruca tuval üzerine sıkıyordu. Hatta bazen hırsını alamayıp, boya yiyip yemeklere renk vermesi için kattığı da rivayetler arasında. Her şey yolunda giderken birgün Gauguin’in küstah tavırlarına katlanamayan Van Gogh aniden onun boğazını kesmeye kalkmış, ardından da kendi kulağını kesmiş. Bir daha sağlığı hiç bir zaman yerine gelemese de resim yapmayı hiç bir zaman bırakmadı ve adını sanat dünyasına altın harflerle kazıdı. İşte o eserlerden bazıları moda dünyasında bir çok tasarımcının ilham panosunda aldı. İşte onlardan bazıları.
Modaya İlham Olan Van Gogh Eserleri
Vincant Van Gogh resimlerinden The Red Vineyard, 2018 İlkbahar-Yaz sezonunda ilham kaynağı olan eserlerden biri. Pastoral türdeki eserde kırsal bir kasabada dere kenarı ve orada çalışan insanlar yer alıyor. Van Gogh’un bu eserinde kullandığı renk skalası Creatures Of The Wind’ın tasarımlarına yansımıştı. Moda haftalarını yakından takip edenlerdensen aynı sezonda Moschino’nun bir buketi andıran görünümlerini de hatırlarsın. İşte o ilk göründüğünde akıllarda “Bunu nasıl giyeceğim?” sorusu yaratan tasarımın ilham kaynağı ünlü ressamın Bouquet of Flowers in a Vase adlı eseriydi. Vincent Van Gogh dediğinde ilk akla gelen şüphesiz sadece sarı ve yeşil tonlarından oluşan o meşhur vazodaki çiçekler. Yani Sunflowers adlı eseri. Dries Van Noten, İngiliz ressamın bu eserini günlük hayatta giyilebilecek elbise tasarımlarına başarıyla yansıtmıştı. Hatta tasarıma biraz daha eğlence katarak söz konusu çiçekleri ekoseler ile bir araya getirmişti.
Ve tabi ki son zamanlarda her sezon yüksek moda sahnesinde bizleri şaşırtmayı başaran Demna Gvasalia, tasarımcısı olduğu Balenciaga’da Van Gogh resimlerinden Wheat Field with Cypresses’daki gökyüzü, dağlar ve ekinleri pantolonlarına yansıtmıştı. Geçtiğimiz sezon dev şapkalarıyla adından sıkça söz ettiren Jacquemus da Van Gogh’dan esinlenen isimlerdendi. Kendisi Girl in White eserinden esinlenerek 21. yüz yılın zarif ve asil silüetini yeniden yorumlamıştı. Sadece bu kadar da değil. İngiliz ressam moda dünyasında da savunduğu empresyonizm akımıyla derin izler bırakmış olacak ki daha birçok eseri aynı sezonda farklı isimlere ilham verdi. La Mousmé Jill Stuart’a, Starry Night Coach’a, Self-Portrait Gabriele Colangelo’ya, Almond Branches in Bloom Chloé’ye ve The Siesta Tibi’ye esin kaynağı olan Vincent Van Gogh eserlerinden diğerleri.